17 Nisan 2009 Cuma
böyle bitmez tabiki
...adam tekerlekli sandalyesine sürünerek uzandı ve oturdu.yazlık açık sinemaya gitmek istiyordu,arabaların arasında sinema izlemek;arabanın içindekileri film arasında bile göremeyecek olsa bile.yazlık sinemaya doğru yol aldı.yolda elleri ile sandalyesini ilerletirken bir yandan da büfeden aldığı birasını yudumluyordu.yazlık sinemaya doğru ilerlerken yerde bir kağıt ve hemen yanına bir kalem gördü.kağıdı uzanıp aldı.kağıdın üzerinde kaktüs resmi vardı ve kağıt ıslaktı.bunun nedenini düşünürken yazlık sinemaya vardığında film başlamıştı ve izlemeye koyuldu.sağında solunda arabalar içinde insanlar film izliyordu,tekerlekli sandalyesi de araba sayılırdı,ne de olsa tekerlekleri vardı ve ayaklarını yerden kesiyordu..bunları düşübirden;ndükten sonra sinema perdesine baktı ve filmi izlemeye koyuldu. filmdeki karede;elinde kahve fincanı olan ve kahveyi içen kişiye fal bakan bir kadın vardı ve falcı,kadına "üç vakte kadar ıslanacağını "söyledi,"yağmur berekettir bolluk yaşıyacaksın hadi gözün aydın"dedi.gökgürültüsü ile irkildi adam;yağmur yağmaya başlamıştı şiddetle...adam ıslandı ıslandı ne yapacağını şaşırdı zira üstü açık arabayı tercih ederdi hep.diğerleri ıslanamayacak kadar şansızlar diye geçirdi içinden, gözü tekerlekli sandalyesinin yanına koyduğu(yerde bulduğu) kağıda ilişti.şimdi daha dikkatli ve daha anlamlı baktı kağıttaki çizime.ıslak kağıttaki kaktüs..kaktüs kendisiydi...kaktüsler her zaman ıslanamazlardı ama her zaman suya da ihtiyaç duymazlardı.kalemle bişeyler çizmek istedi oraya ama kağıt ıslaktı ve hala ıslanmaktaydı kendi gibi..(devam eder bu)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)